Depremi bırak,
yeni Cumhurbaşkanı seç!
Milliyet Gazetisi'nin 20 Ağustos 1999 ve 24
Ağustos 1999 tarihli sayılarında Meral TAMER'in "Ufuk
Turu" isimli köşesinde "Enkazın baş
sorumlusu kim?" ve "7.4 lük deprem, Demirel'i
sarsmaz!" başlıklı iki adet yazı yayınlanmıştır
MERAL TAMER bu yazılarında, hemen hemen her
ülkede olduğu gibi Ülkemizde de yaşanan ve ağır tahribatlar
yapan deprem olayını bahane ederek, Cumhurbaşkanı Süleyman
DEMİREL hakkında haksız, dayanaksız, gerçek dışı,
insafsız bir karalama kampanyası girişimi başlatmıştır.
Kanıtlama fırsatı vermek amacıyla Yargıya da başvuruyoruz.
Böylece, tarihe ve genç kuşaklara, doğru ve kanıtlı
bilgiler sunma şansını Meral TAMER'e tanımış oluyoruz.
Devletimizin Varlığı ve Bağımsızlığını,
Vatanın ve Milletin Bütünlüğünü ve Egemenliğini,
Demokratik Hukuk Devletini simgeleyen Cumhurbaşkanı'nı deprem
felaketinden sonra ortaya çıkan tüm acılardan sorumlu tutmak,
bu acıları sömürerek ona yönelik bir kampanyayı açmaya
kalkışmak bir tür deprem sonrası şoku ve
şaşkınlığıdır.
Suçlamalar mantık ve bağlantıdan uzaktır.
Basın Etiğine ve Demokratik Hukuk Devletinin simgesine, her
yurttaşın göstermesi gereken saygıdan uzaktır.
Depremde, T.C. yurttaşları Ali ŞENER, Kamuran
ÇÖRTÜK ve Cavit ÇAĞLAR'ın herhangi bir yapısı
yıkılmış mıdır? Bu yurttaşlar, yasalar önünde herhangi
bir yanlışlık mı yapmışlardır? Demokratik Hukuk Devleti
kuralları içinde yanlışlığın yaptırımına
Cumhurbaşkanı engel mi olmuştur? Engel olmuşsa bunu kiminle,
nasıl yapmıştır? ÇAĞLAR, ÇÖRTÜK ve ŞENER'in bu deprem
nedeniyle hangi sorumlulukları doğmuştur?
40 yıllık siyaset yaşamında Ana Muhalefet
Partisi Lideri, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak görev ve
hizmet yapan Cumhurbaşkanı'nın eylemleri kanıtları ile
tarihe mal olmuştur. Lehinde ve aleyhinde pek çok yorum
yapılmıştır. Bu yorum ve eleştirilerin doğru ve
yanlışlarını gelecek kuşaklar ve tarih saptayacaktır.
Ulusal İradenin desteği, sağcısı ve solcusuyla
TBMM üyelerinin karar ve iradesiyle Cumhurbaşkanlığı nöbeti
ile görevlendirilen bir tarihi kişiyi, enkazın baş sorumlusu
olarak suçlamadan önce bu felakette Cumhurbaşkanı'nın hangi
kusurlu eylemlerinin olduğunu açık, seçik ve kanıtları ile
ortaya koymak gerekmektedir.
Bu Ulusal felaketin altından kalkmamız için en
zorunlu tavır Ulusal birliğin ve dayanışmanın sağlanması
iken gerçek dışı karalama, kamuoyunun gözünde küçültme
ve Türk düşmanlarından daha çok öfkeye çağırma gibi etik
açıdan desteklenmesi olanaksız bu davranış, saygın bir
gazetenin, saygın bir yazarına hiç de yakışmamaktadır.
Tüm Ulusumuz felaketin acılarını yaşarken "Ben
ne kahraman gazeteciyim, ne esaslı kampanyalar açıyorum" diye
depremi aracı yapıp böbürlenen bir kalemi kaç kişi ciddiye
alır? Hangi siyasal parti, kaç adet milletvekili, kaç köşe
yazarı, kaç adet yurttaş Meral TAMER'in aklına uyup böyle
bir günde "Depremi bırak, yeni bir Cumhurbaşkanı
seç" diyen bir kampanyayı destekler? Böylesi yazılar
hangi saygın gazetenin sayfalarını doldurabilir? İnci babayla
Süleyman DEMİREL'in arasında nasıl bir bağ kurulur? Kimlerin
Kamuran ÇÖRTÜK'le kahvaltı yapması, ÇAĞLAR'ın da
uçağına binmesi Süleyman DEMİREL'den soruluyor? Müvekkil
siyasete atıldıktan sonra, ne sadece temelini attığı
Erzincan SSK inşaatı, ne de başka bir inşaat işi ile
uğraşmamıştır. Erzincan SSK ihalesinin gizli kar ortağı
gibi senoryalar uyduran Meral TAMER'in, yargı önünde bu
iddiasını kanıtlamak için yargı önünde bol bol şansı ve
fırsatı olacaktır.
Sosyal Güvenlik Yasası onaylanmışken,
Cumhurbaşkanı'nın bu yasayı iptal ettirdiği şeklindeki
bilgisiz bir okuyucu iddiasını bile süzmeden yazıya dökmesi,
Cumhurbaşkanı'nın konuşmaları ile de düzeysiz bir biçimde
alay etmesi, köşe yazarlığı mertebesine ulaşanların
düzeyi konusunda kaygılar vermektedir.
Meral TAMER, yazı yazdığı konularda büyük bir
bilgisizlik örneği sergilemektedir. Zira, "Bize plan
değil, pilav lazım" diyen kişi Süleyman DEMİREL
olmayıp, onun muhalifi olan kişidir. Süleyman DEMİREL, Adalet
Partisi Genel Başkanlığı seçim kampanyasına "Elbette
plan" tümcesi ile başlamıştır. Bu iddiamızın
kanıtları olay tarihindeki basın arşivlerinde o günlerin
manşet haberi olarak yer almaktadır.
Türkiye'de Ulusal kaynakların Devlet Planlama
Örgütü aracılığıyla planlamaya başladığı dönem 1963
yılıdır. Süleyman DEMİREL'in tüm yaşamı 5 yıllık ve
yıllık planların üretilmesi ve yürürlüğe konulması ile
geçmiştir. Kamu sektörü için zorunlu, özel sektör için
düzenleyici planlama anlayışı geriye gitmemiş, toplum
yaşamında etkinliği sürmüştür. Süleyman DEMİREL'in, Ana
Muhalefet, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde,
depremle ilgili mevzuat çalışmalarının, imar ve pek çok
yasa ve yönetmeliğin yürürlüğe girmesi sağlanmıştır.
Depremin en sıcak günlerinin yaşandığı sırada
görev başında olan AKUT örgütünü, "Enkazın
başından kalk Çankaya'daki törene gel diye
çağırmadın" şeklindeki suçlamanın da ciddiyeti
nerede?
Cumhurbaşkanı'nın görev, yetki ve
sorumlulukları Anayasa'da kolay anlaşılır bir biçimde
düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanı'nın Türkiye Büyük Millet
Meclisini, Bakanlar Kurulunu ve kamu kurumlarını atlayarak
valilerin sivil savunma hizmetlerini denetlemesini beklemek,
Demokratik Hukuk Devletinin tanımladığı
Cumhurbaşkanlığını benimsemeyip ve demokratik olmayan
ülkelerin devlet başkanları ile kıyaslamaya kalkışmak,
onlara benzetmek hem kurumun tanımına uygun değildir, hem de
işin doğallığına ve mantığına aykırıdır.
Zamanında, isabetli ve başarılı bir kampanya
başlattığını vehmeden Meral TAMER, iddialarına ve
kanıtlarına güveniyorsa, bu açıklamamızı eksiksiz olarak
yayınlamalıdır.
Saygılarımızla. Süleyman DEMİREL Vekilleri
Av. Ceyhan MUMCU - Av. Sermin GÜRBÜZ
Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel adına, Uğur Mumcu'nun ağabeyi sayın avukat Ceyhan
Mumcu ve avukat Sermin Gürbüz imzasıyla gönderilern cevap ve
düzeltme yazısını hiçbir değişiklik ve kısaltmaya tabi
tutmadan yukarıda aynen yayınladık.
Bu düzeltme yazısına ilişkin düşüncelerimi,
en kısa zamanda sizlerle paylaşacağım. M.T.
Zeytinin ansiklopedisi de oldu.
Merkezi İspanya'da bulunan Uluslararası Zeytinyağı
Konseyi'nce Türkçe dahil tam 8 dilde yayınlanan 470 sayfalık
devasa kitabın adı Dünya Zeytin Ansiklopedisi.
Konseye Türkiye de üye. Ansiklopedi, Türkçe
dışında Arapça, İngilizce, Fransızca, Yunanca, İtalyanca,
İspanyolca ve Portekizce yayınlanmış. Tahmin edebileceğiniz
gibi bunlar, dünyada en fazla zeytin üretilen bölgelerde
konuşulan diller.
Hepimizin zeytin ve zeytinyağıyla ilgili kulaktan
dolma bilgileri vardır. Bu kitap bir anlamda meraklılar için
-ki zeytinyağının meraklısı ülkemizde de giderek artıyor-
ciddi ve güvenilir bir kaynak.
Zeytin yetiştiriciğinin doğuşu ve
yayılışıyla başlayan kitap, zeytin sektöründe ulusal
mevzuat ve politikaların incelenmesi ve uluslararası
zeytinyağı anlaşmasıyla bitiyor. Doğrudan üreticiyi ve
sanayiciyi hedef alan bölümler olduğu gibi zeytinin yalnızca
sosyo - kültürel yansımalarıyla ilgilenen okuyucuya cazip
gelecek bölümler de var.
Zeytinle ilgili efsaneler, zeytinin yerleşik
kültüre katkısı, çağlar boyu zeytinyağı ekonomisi, zeytin
yetiştirme ve işleme teknikleri, kaliteli zeytinyağının
özellikleri, zeytinin beslenme ve biyolojiyle ilişkisi gibi
konular, farklı uzman yazarlar tarafından kaleme alınmış.
Kitabın dikkat çekici yanlarından biri de, ele
alınan her konuda bölgesel farklılıkların vurgulanması.
Sunday Times'ın yaptığı bir
araştırmaya göre İngiltere'de cep telefonu üreticileri, bu
cihazların beyin tümörü yaptığı söylentilerinden bile
para kazanmayı başardılar.
Son dönemde cep telefonlarının sağlığı ciddi
biçimde tehdit ettiği iddiaları yaygınlaştı. Bu durumun
üreticileri zarar sokması beklenirdi, ama Sunday Times'a göre
tam tersi oldu. Çünkü üreticiler, güvenli konuşmayı
sağlayan kulaklıkları Uzakdoğu'dan çok ucuza satın alıp,
tüketiciye fahiş fiyatla satıyorlar. Kulaklıkların satışı
son 6 ayda 10 kat artarken üreticilerin kƒrı 35 milyon
sterline ulaşmış.
Tayvan'dan ithal edilen kulaklıkların çifti 1.2
sterline geliyormuş. Kulaklıkları tek başına satın almak
isterseniz en pahalı mağazada bile en fazla 10 sterlin
ödüyorsunuz. Ancak kulaklık, ünlü markalarla birlikte
satılınca fiyatı 40 sterline kadar çıkıyor. Örneğin 3
büyük üreticiden biri olan Motorola'nın kulaklıkları
mağazaya göre 20 - 40 sterlin arasında değişiyormuş.
Motorola yetkilileri, İngiltere'de son bir ayda 100 bin çift
kulaklık satıldığını açıklamış.
Meral Tamer - Milliyet - 24.09.1999
Yazara E-Posta: mtamer@milliyet.com.tr